Avusturya’da Enflasyon Kasım 2025’te Yüzde 4’e Yükseldi

Avusturya’da Enflasyon Kasım 2025’te Yüzde 4’e Yükseldi

Hızla artan fiyatlar ve buna bağlı alım gücü kayıpları, halk üzerinde psikolojik olarak da ciddi bir baskı oluşturuyor. Buna, Avrupa’nın ekonomik olarak zaten geride kaldığına dair yaygın algı da ekleniyor.

Avusturya’da yüksek enflasyon kasım ayında da hız kesmedi. Statistik Austria’nın hesaplamalarına göre enflasyon oranı %4,0 olarak belirlendi. Bu oran, önceki iki ayla aynı seviyede kaldı. Artışın başlıca nedenleri enerji ve gıda fiyatlarındaki yükseliş olurken, hizmet sektörü de yüksek enflasyona bir kez daha güçlü katkı sağladı. Örneğin gastronomi sektöründe fiyatlar geçen yılın aynı ayına göre %6’dan fazla arttı. Statistik Austria Genel Müdürü Manuela Lenk, “Kasım ayında özellikle akaryakıt fiyatlarındaki artış belirgin şekilde hızlandı” açıklamasında bulundu.

Bu tabloyla Avusturya, Avrupa karşılaştırmasında yine iyi bir görünüm sergileyemiyor. Ülkedeki enflasyon, Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) Euro Bölgesi için öngördüğü seviyenin 2,1 puan üzerinde bulunuyor. Euro Bölgesi genelinde ise enflasyon büyük ölçüde kontrol altına alınmış durumda ve %2,1 ile hedefin yalnızca 0,1 puan üzerinde seyrediyor. Avusturya’da ise yüksek enflasyon dönemi dördüncü yılına girmiş durumda.

Bu Haberler İlginizi Çekebilir
Avusturya’da 14 Yaşındaki Hanna R. Kayıp: Polis Halktan Yardım İstiyor

Aşağı Avusturya’nın Brunn an der Schneebergbahn yerleşiminde yaşayan 14 yaşındaki ...

Avusturya’da 14 Yaşındaki Kıza Tecavüz Eden 27 Yaşındaki Suriyeliye 4,5 Yıl Hapis Cezası

Viyana Bölge Mahkemesi'nde geçen hafta görülen davada, geçen yıl 14 ...

Viyana Belediye Meclisi’nde Bütçe Krizi: Borçlar ve Tasarruf Paketi Tartışma Yarattı

Viyana Belediye Meclisi’nde 2026 bütçesi sert tartışmalara sahne oldu. Belediyenin ...

Bu durum, fiyatların bu kadar hızlı arttığı bir ortamda insanlar üzerinde nasıl bir etki yaratıyor? Özellikle enerji ve gıda gibi ne ikame edilebilen ne de tüketimi ertelenebilen temel alanlar söz konusu olduğunda, etkiler daha da derin hissediliyor.

Çarpık algı

Ekonomi psikoloğu Julia Pitters’e göre, enflasyon konusunda insanların öznel algısı ile gerçek durum arasında ciddi bir fark bulunuyor. Kısacası, birçok kişi hayat pahalılığını gerçekte olduğundan daha yüksek hissediyor. Bunun temel nedeni “kayıp kaçınması” (loss aversion) olarak bilinen psikolojik etki. İnsanlar bir kaybı, aynı büyüklükteki kazanca kıyasla çok daha güçlü hissediyor. Fiyatlar gelirlerden daha hızlı arttığında, bu durum alım gücü kaybı olarak algılanıyor.

Ayrıca, gıda gibi sık satın alınan ürünlerdeki fiyat artışları, seyahat gibi nadiren tüketilen harcamalara kıyasla daha sert hissediliyor. Pitters, Almanya’da yapılan bir araştırmayı örnek göstererek, enflasyon %8 civarındayken katılımcıların bunu ortalama %34 olarak algıladığını hatırlatıyor.

“Enflasyon odadaki bir hayalet gibidir” diyen Pitters, bunun adaletsizlik ve kontrol kaybı duygusunu tetiklediğini söylüyor. İnsanlar fiyat artışlarına karşı kemer sıkmaktan başka çareleri olmadığını düşünüyor. Bu durum, “ruj etkisi” (lipstick effect) gibi davranışlara da yol açıyor: Ekonomik olarak zor zamanlarda insanlar küçük lükslere yönelirken, uzun vadede daha önemli olan tasarruf ve finansal güvence harcamalarını erteliyor. Pitters’e göre bu davranış rasyonel değil.

Aşağı yönlü gidiş

Pitters, enflasyon korkusunun tarihsel olarak derinlere kök saldığını belirtiyor. Birçok kişinin büyükanneleri ve büyükbabaları, 1920’lerde Almanya ve Avusturya’da yaşanan hiper enflasyonu bizzat tecrübe etmiş ve birikimlerini kaybetmişti. Bugün durum o noktada olmasa da, son yıllardaki yüksek enflasyon Avrupa’nın zaten ekonomik olarak ivme kaybettiği bir döneme denk geldi.

Yüzyılın başında dünyanın en büyük beş ekonomisi arasında üç Avrupa ülkesi yer alırken, bugün bu grupta yalnızca Almanya bulunuyor. Yapay zekâ gibi birçok gelecek teknolojisinde de Avrupa’nın geride kaldığı algısı güçlenmiş durumda.

Yüksek enflasyon yılları aynı zamanda zayıf ekonomik büyüme ile örtüşüyor; bu durum “stagflasyon” olarak tanımlanıyor. Nüfus artışına rağmen kişi başına düşen ekonomik üretim geriledi. Eski Statistik Austria Başkanı Tobias Thomas, kişi başına düşen gelirin 2019’a kıyasla satın alma gücü açısından %2,4 azaldığını açıklamıştı.

Çalışanlar her ne kadar toplu sözleşmelerle yılda bir kez maaş artışı alsa da, bu artışa kadar geçen süredeki fiyat yükselişlerini fiilen kendileri finanse etmek zorunda kalıyor. Enflasyon ne kadar yüksekse, maaş artışı öncesindeki alım gücü kaybı da o kadar büyük oluyor.

Medya haberlerinde sıkça yer alan ekonomik durgunluk, Almanya ve Avusturya’daki zayıf görünüm ve enflasyonun altında kalan maaş artışları bu hissi daha da pekiştiriyor. Pitters, “Bu durum bizi farkında olmadan sürekli strese sokuyor” diyor. Eskiden dünyanın en zengin ülkeleri arasında yer alan Avrupa’da bugün birçok insan, restoran gibi temel sosyal harcamaları bile karşılayamaz hâle geldiğini düşünüyor.

Peki hayat pahalılığı, son yıllardaki refah kayıplarını daha somut hâle mi getiriyor? Pitters bu soruya net yanıt veriyor:
“Bu, yaşam kalitesinde bir düşüş anlamına geliyor. İnsanlar bundan kaçamadıklarını hissediyor.”

Yayınlama: 17.12.2025